Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta konuşan Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok, "Önlem alınmazsa 2050'de antimikrobiyal dirençten kaynaklı bir yılda vefat edecek insan sayısı 10 milyonu bulacak" dedi. Kastamonu Üniversitesi ev sahipliğinde, Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen, Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) çerçevesinde desteklenen Hayvancılık ve Yaban Hayatı Topluluğu'nun projesi çerçevesinde "Sağlıklı Hayattaki Kilit Rolümüz" konulu konferans düzenlendi. Konferansa, Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Atalan, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Konferans, sağlık profesyonelleri ve öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi.
Konferans, İhsangazi Belediyesi Düğün Salonu ve Devrekani
TOBB Meslek Yüksekokulu'nda gerçekleştirilen oturumlarla başladı. Son olarak
konferans, Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Sezai Karakoç Salonu’nda
tamamlandı.
Konferansın açılışında konuşan İhsangazi Meslek Yüksekokulu
(MYO) Müdürü Doç. Dr. Osman Topacoğlu, sağlıklı bir yaşam için disiplinler
arası çalışmaların önemini vurgulayarak, bu tür organizasyonların bilimsel
farkındalık oluşturmadaki rolüne dikkat çekti. Kastamonu Gençlik ve Spor İl
Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Müdürü Efgan Dağlı ise gençlerin sağlık ve
sürdürülebilirlik konularında bilinçlenmesi gerektiğini belirterek, ÜNİDES
programı kapsamında bu tür etkinliklerin artarak devam edeceğini ifade etti.
Proje Koordinatörü ve İhsangazi MYO Veterinerlik Bölümü
Öğretim Görevlisi Abdullah Şimşek’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen
konferansta, alanında uzman akademisyenler ve sağlık profesyonelleri tarafından
önemli sunumlar yapıldı.
"Ahırlarda oluşan mantarlar, hem
insanlara hem hayvanlara bulaşabilen hastalık oluşturan türlerdir"
Kastamonu Üniversitesi İhsangazi MYO Müdür Yardımcısı ve Veterinerlik Bölümü
Dr. Öğretim Üyesi Gülay Giray, hayvancılık sektöründe önemli bir sorun olan
ahırlardaki mikrofungal kontaminasyonun hem hayvan sağlığı hem de insan sağlığı
üzerindeki olumsuz etkilerini ele aldı. Mikrofungusların sporlarını havaya
yayarak solunum yoluyla veya deri temasıyla insan ve hayvan vücuduna
girebildiğini söyleyen Gülay, "Mikrofungal kontaminasyon, özellikle
hayvanlarla yakın temasta bulunan hayvan sahipleri ve meslek grupları için
ciddi sağlık riskleri oluşturur. Veterinerler, ahır çalışanları ve çiftçiler,
mantar sporlarının yoğun olduğu ortamlarda çalıştıkları için bu risklere karşı
daha savunmasızdır" dedi.
2019 yılında yapılan çalışmada dünyada yılda 1.5 milyon
insanın fungal hastalıklar nedeni ile öldüğünü ve bu sayınında gittikçe
arttığını söyleyen Gülay, "Araştırıcılar ayrıca klinik olarak etkili
antifungal ajanların eksikliği, çoklu ilaç direnci halk sağlığı için tehdit
oluşturmuştur. Mikrofungal kontaminasyon aynı zamanda iş performansında düşüşe,
üretim kalitesinde azalmaya ve ekonomik kayıplara yol açabilir. Mikrofungus
kaynaklı hastalıkların tedavi maliyetleri ve iş gücü kaybı gibi sonuçlar,
özellikle hayvancılık sektöründe ciddi ekonomik yükler oluşturabilir. Bu
nedenle, ahır gibi ortamlarda mikrofungus kontaminasyonunun belirlenmesi,
önlenmesi ve kontrol altına alınması hem hayvan sağlığını korumak hem de
çalışanların güvenliğini sağlamak açısından kritik öneme sahiptir" diye
konuştu.
"2050'de antimikrobiyal dirençten kaynaklı bir yılda vefat edecek insan
sayısı 10 milyonu bulacak"
Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok ise, "Tek Tıp,
Tek Sağlık Konseptinden Antimikrobiyal Direnç ve Halk Sağlığı" konulu
sunumunda, halk sağlığını tehdit eden önemli bir sorun olan antimikrobiyal
direncin arttığını ve bunun, doğru kullanımla önlenebilecek bir durum olduğunu
belirtti. Derdiyok, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için sadece hijyen ve
beslenme gibi faktörlerin değil, aynı zamanda bilinçli ilaç kullanımı ve
toplumda farkındalık oluşturmalarının da kritik olduğunu vurguladı.
Antimikrobiyal dirençle mücadelede toplumun rolüne dair önemli önerilerde
bulunan Derdiyok, bireylerin sağlıklı yaşam için bilinçli adımlar atmalarının
gerekliliğine dikkat çekti.
1900’lü yıllarda ölümlerin büyük kısmının enfeksiyon yani salgın hastalıklardan kaynaklandığını belirten Derdiyok, "O dönemde insanların yaşam süresi 40 yaşına kadar. Şu anda ise insanların yaşam süresi ortalama 70 yaşına yükselmiştir. 2023 yılında ise TÜİK verilerine göre dolaşım sistemindeki hastalıklar ön plana çıkıyor. Ölümlerin yüzde 33,4’ünü oluşturuyor. İyi huylu ve kötü huylu tümörler yüzde 15, solunum sistemindeki hastalıklar yüzde 13,2 ölümleri oluşturuyor" şeklinde konuştu.
Şarbon, tüberküloz, bruselloz, salmonellozis, Kırım Kongo (KKKA), kuduz,
Hepatit-B hastalıklarının çiftçi, kasap, veteriner, sağlık çalışanları,
besiciler ve sütçüde görüldüğünü söyleyen Derdiyok, "Tarım ilacı adı
altında satılan ürünlerin içeriğindeki aktif maddelerin büyük kısmı özünde
zehirdir. Genel olarak kalıcı, biyobirikimli ve toksik etkileri olan bu
maddeler insan sağlığı üzerine akut ve uzun süreli etkilere neden olabilmektedir.
Bu da meme, testis, prostat ve erkek üreme sistemi gibi hormona bağlı
kanserlerin görülme sıklığının artması, hormon bozucularla
ilişkilendirilmiştir. Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, dikkat
eksikliği, hiperaktivite bozukluğu (DEHB), duygulanım bozuklukları, anksiyete,
depresyon, zeka geriliği ve gecikmiş zihinsel gelişim gibi çeşitli nörolojik
bozuklukları içerir. Pestisit kullanımı bakımından yüksek riskli bölgelerde
yaşayan erkek bebeklerde, düşük riskli bölgelerde yaşayanlara göre hipospadias,
kriptorşidizm ve mikropenis anlamlı olarak daha yüksek tespit edilmiş, ayrıca
düşük doğum ağırlığı ve düşükler daha fazla görülmüştür. Özellikle tarım
işçilerinin doğrudan solunum sistemine girebilecek aerosoller üretir. Tarım
işçilerinde yapılan çalışmalar öksürük, faranjit, bronşit, astım, solunum
yetmezliği, pnömoni, nefes darlığı, nezle, sinüzit, burun tahrişi (kuruluk,
hapşırma ve salgılar), oküler tahriş, kutanöz kaşıntı ve kontakt dermatit gibi
dermo-solunum semptomlarında artışlar olduğunu göstermektedir" ifadelerini
kullandı.
"2050'de antimikrobiyal dirençten kaynaklı bir yılda vefat edecek insan
sayısı 10 milyonu bulacak"
Tarımda kullanılan antibiyotiklerin insanı etkilediğini belirten Derdiyok,
"Zoonoz hastalıklardan kaynaklanan yıllık ölüm oranı dünyada 2 milyonun
üzerinde. İnsan ölümleri hastalıklar bazında düşünüldüğünde yüzde 25'inin
enfeksiyonlardan kaynaklandığı ve bu enfeksiyonların da yüzde 60'tan fazlasının
zoonotik olduğu ifade edilir. Dolayısıyla veteriner hekimlerin bu noktadaki
çalışmaları toplum sağlığı açısından son derece önemlidir. Kovid-19'da 4-5
yıllık süre içerisinde yaklaşık 6 milyon insan öldü. Önlem alınmazsa 2050'de
antimikrobiyal dirençten kaynaklı bir yılda vefat edecek insan sayısı 10
milyonu bulacak. Dolayısıyla antibiyotiklerin bilinçli kullanılması gerekiyor.
Antibiyotikler veteriner hekimlikte de beşeri hekimlikte de kullanılır.
Ülkemizde antibiyotikler, en çok kullanılan ilaçlar içerisinde ve ne yazık ki
bunların önemli bir kısmı gereksiz ya da yanlış kullanılıyor. Bilinçsiz
antibiyotik kullanmak çocukların gelecekteki hastalıklarında tedavi imkanlarını
bugünden ellerinden almak demektir. Antibiyotik tüketim seviyesine bakıldığında
antibiyotik kullanımı en fazla ülke Türkiye’dir" dedi.
Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden Prof. Dr.
Zafer Gönülalan da sürdürülebilirliğin veteriner hekimlik uygulamalarındaki
rolüne dikkat çeken bir sunum gerçekleştirdi. Modern veterinerlik
uygulamalarında çevresel faktörlerin dikkate alınması gerektiğini vurgulayan
Gönülalan, sürdürülebilir yaklaşımların veteriner tıbbındaki önemini
katılımcılarla paylaştı. Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden Prof.
Dr. Nurhan Ertaş Onmaz ise gıda güvenliğinin sağlıklı yaşam için en kritik
unsurlardan biri olduğunu ifade ederek, gıdanın üretim aşamasından tüketiciye
ulaşana kadar geçirdiği süreçlerde hijyen ve kalite standartlarının nasıl
korunması gerektiğini anlattı.