Günümüzde pek çok kişi diş eti hastalıklarının erken belirtilerini göz ardı ettiği için, tedavi şansı olan bir süreci geç kalmış müdahalelerle daha karmaşık bir hale getiriyor. Uzmanlar ise özellikle rutin bakım ve erken teşhisin hayat kurtarıcı olabileceğini vurguluyor.
Diş sağlığı, yalnızca estetik bir konu değil; aynı zamanda
genel sağlığımızın da temel taşlarından biri. Ancak birçok kişi diş eti
hastalıklarının erken belirtilerini görmezden geliyor ya da fark etmiyor. Bu da
zamanla kalıcı diş kayıplarına ve daha karmaşık ağız sağlığı sorunlarına neden
olabiliyor.
Diş Eti Kanamaları:
Masum Görünüyor Ama Öyle Değil
Diş fırçalarken ya da diş ipi kullanırken fark edilen
kanamalar, sağlıklı bir diş eti yapısında görülmemelidir. Özellikle sabahları
lavaboda görülen küçük kan izleri bile, gingivitis gibi diş eti hastalıklarının
ilk sinyali olabilir. Dentsuadiye Kurucusu Dr. Dt. İlker Arslan, bu konuda
şöyle uyardı: “Diş eti kanamaları çoğunlukla önemsenmez. Oysa bu, vücudun
verdiği ilk uyarılardan biridir. Erken müdahale edilmediğinde, kemik kaybı ve
diş kaybı gibi daha ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınabilir.
Kızarıklık ve Şişlik:
Diş Etlerinin Sessiz Alarmı
Pembe ve sıkı bir yapıda olması gereken sağlıklı diş etleri,
hastalık durumunda kırmızılaşır ve şişebilir. Bu görünüm genellikle
iltihaplanma ile ilişkilidir. Kimi zaman ağrısız ilerlediği için fark edilmesi
zor olabilir ancak aynada kısa bir kontrolle bile bu değişimler
gözlemlenebilir.”
Hassasiyet ve Ağrı:
Sinyalleri Dinleyin
Sıcak ya da soğuk yiyecekler tüketirken hissedilen sızı,
tatlı bir şey yendiğinde aniden ortaya çıkan ağrı. Bunlar dişin değil, çoğu
zaman diş etinin verdiği tepkilerdir. Diş eti hastalıklarının erken döneminde
sık karşılaşılan bu belirtiler, tedaviye başlamak için en doğru zamandır.
Ağız Kokusunu Hafife
Almayın
Toplumda yaygın olan yanlış inanışlardan biri de ağız
kokusunun yalnızca mide kaynaklı olduğudur. Oysa ki ağızda biriken plak, tartar
ve bakteriyel oluşumlar da kalıcı kokuya yol açar. Dr. Dt. İlker Arslan, ağız
kokusunun ağız sağlığı sorunlarının önemli bir göstergesi olduğunu belirterek
şöyle ekledi: “Sürekli ağız kokusu yaşayan bireyler yalnızca nane sakızıyla
geçici çözümler üretmemeli; bir diş hekimiyle mutlaka görüşmeli.”
Diş Eti Çekilmesi:
Geç Kalmadan Önlem Alın
Diş eti hattının geri çekilmesiyle birlikte diş kökleri
açığa çıkar ve bu durum hem estetik kaygılara hem de artan hassasiyete neden
olur. Çekilmenin ilerlemesi halinde diş desteği zayıflar ve kayıplar kaçınılmaz
hale gelir. Bu nedenle bu belirtiyi fark eder etmez harekete geçmek büyük önem
taşır.
Korunmanın Anahtarı:
Rutin Bakım ve Kontrol
Diş eti hastalıklarının büyük bölümü, düzenli ağız bakımı ve
profesyonel kontrol sayesinde önlenebilir. Uzmanlar, sağlıklı bir ağız yapısı
için şu basit ama etkili önerileri paylaşıyor:
Dişlerinizi günde en az iki kez fırçalayın.
Diş ipi ve antiseptik gargaraları ihmal etmeyin.
Altı ayda bir diş hekiminize kontrole gidin.
Şekerli ve asitli yiyecekleri sınırlayın.
Sigara kullanımını bırakın.
Sağlıklı Gülüşler
İçin Erken Teşhis Şart
Dr. Dt. İlker Arslan, “Erken teşhis, sadece diş sağlığını
değil; bireyin özgüvenini, konuşmasını, hatta beslenmesini bile doğrudan
etkiler. Hastalık ilerlemeden harekete geçmek, sağlıklı bir yaşam için atılacak
en akıllıca adımdır. Diş eti hastalıkları tedavi edilebilir rahatsızlıklardır.
Ancak zamanında fark edilip önlem alınmadığında, kalıcı ve maliyetli sonuçlar
doğurabilir.” diyerek sözlerini bitirdi.
Dr. Dt. İlker Arslan:
Dr. Dt. İlker Arslan 2001 yılında Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesi’nde yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, 2006 yılında Ankara Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı’nda “Post
Sistemlerinin Farklı Üst Yapı Restorasyonları ile Birlikte Değerlendirilmesi”
adlı doktora tezi ile tıp doktoru unvanı aldı.
Diş Hekimi İlker Arslan, İsviçre, Almanya ve Amerika’da
implant ve estetik diş hekimliği üzerine eğitim ve bilimsel çalışmalara
katıldı. Dr. Dt. İlker Arslan, mesleğinin ilk yıllarını Ankara ve Kırşehir’de
açtığı muayenehanelerde geçirdikten sonra, 2010 yılında İstanbul’un en
prestijli bölgelerinden biri olan Bağdat Caddesi’nde Dentsuadiye Ağız ve Diş
Sağlığı Polikliniği’ni kurdu ve bu tarihten itibaren mesleki çalışmalarını
Dentsuadiye’de devam ettirmektedir. Aynı zamanda mesleki gelişimini ve bilimsel
katkılarını sürdüren Dr. Arslan, Türk Prostodonti ve İmplantoloji Derneği
(TPID), International Team for Implantology (ITI) ve Estetik Diş Hekimliği
Akademisi Derneği (EDAD) üyedir.