Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile yürütülen görüşmeler sonucunda, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) alanında DSÖ İşbirliği Merkezi'nin Türkiye'de açılması için resmi süreci başlattıklarını belirterek "Bu adım, ülkemizin geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanındaki uluslararası rolünü daha da güçlendirecek, Türkiye'yi bu alanda bir bölgesel merkez haline getirecektir." dedi.
Memişoğlu,
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sağlık Bakanlığı ve USHAŞ organizasyonu ile DSÖ
işbirliğiyle İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen 3. Geleneksel
ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi'nin açılışındaki konuşmasında, sağlığın yalnızca
hastalıkların tedavisi değil, bireyin, toplumun ve çevrenin bir bütün olarak
korunması, geliştirilmesi ve geleceğe taşınması olduğunu söyledi.
Bu
yaklaşımın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu Türkiye Yüzyılı
vizyonunun sağlık alanındaki karşılığı olan Sağlıklı Türkiye Yüzyılı vizyonunun
özünü yansıttığını belirten Memişoğlu, "Geleneksel ve tamamlayıcı tıp
insan odaklı ve bütüncül bir anlayışla ele alıyor, koruyan, geliştiren ve
üreten sağlık modelimizle tam bir bütünlük kuruyoruz." diye konuştu.
Memişoğlu,
Anadolu'nun binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığını,
şifa sanatının, bilimin ve merhametin merkezlerinden biri olduğunu vurgulayarak
"Kayseri'de Gevher Nesibe Sultan'ın öncülüğünde kurulan Darüşşifa,
yalnızca bir hastane değil, hem tıp eğitiminin hem de hasta bakımının aynı çatı
altında buluştuğu, insanı merkeze alan anlayışın en güçlü örneklerinden
biridir. Bu köklü miras bizlere, sağlığın sadece hastalıkları iyileştirmekten
ibaret olmadığını, korunması, geliştirilmesi ve geleceğe taşınması gereken
bütüncül bir emanet olduğunu hatırlatmaktadır." değerlendirmesini yaptı.
"Dünyada
da referans alınabilecek standartları hayata geçirmeyi hedefliyoruz"
Geleneksel
ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği'yle güçlü bir yasal çerçeve
kazandırdıklarının altını çizen Memişoğlu, bilimsel temele dayalı, modern tıp
ile entegre uygulamalar geliştirmek amacıyla TÜSEB bünyesinde Türkiye GETAT
Enstitüsünü kurduklarını anlattı.
Memişoğlu,
"Bugün geldiğimiz noktada 84 GETAT Uygulama Merkezi, 2 bin 160 uygulama
ünitesi, 26 bini aşkın sertifikalı sağlık çalışanlarımızla akupunktur,
fitoterapi, mezoterapi, kupa terapisi, hipnoz, apiterapi, refleksoloji,
osteopati ve müzikterapi dahil 15 farklı yöntemi etik ve bilimsel standartlar
çerçevesinde vatandaşımızın hizmetine sunuyoruz. Ayrıca aile hekimlerimizin
sertifika almaları halinde akupunktur ve fitoterapi gibi uygulamaları doğrudan
yapabilmelerini sağlayarak, bu hizmetlerin vatandaşımıza en yakın noktadan
güvenli ve erişilebilir şekilde sunulmasının önünü açtık." ifadelerini
kullandı.
Bugün
itibarıyla 38 aile hekimliği biriminin sertifikalarını alarak yetkinliğe sahip
olduğunu aktaran Memişoğlu, şöyle devam etti:
"Böylece
hem kayıtlı ve izlenebilir bu uygulamaları yaygınlaştırıyor hem de vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarına hızlı ve etkili çözümler sunuyoruz. Amacımız geleneksel ve
tamamlayıcı tıp uygulamalarının etkinliğini ve güvenilirliğini, kanıta dayalı
bilimsel araştırmalarla desteklemek, ulusal ölçekte klinik rehberler
hazırlamak, saha araştırmaları yürütmek ve güçlü veri tabanları oluşturmaktır.
Bu sayede yalnızca ülkemizde değil, bölgemizde ve dünyada da referans
alınabilecek standartları hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bu doğrultuda
uluslararası akreditasyona sahip test ve analiz laboratuvarlarını hayata
geçirerek tıbbi ürünlerin kalite, güvenlik ve etkileşim profillerini bilimsel
temellere dayandırıyoruz."
Memişoğlu,
hekimler ve sağlık çalışanları için eğitim ve sertifikasyon süreçlerini
güçlendirdiklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Tıp
fakültelerimizde geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın müfredata dahil edilmesi için
gerekli adımları atmış bulunuyoruz. Bunun yanında, toplum sağlığını koruyan ve
geliştiren politikalarla GETAT uygulamalarını bütünleştiriyor, sağlık turizmi
ve kültürel miras rotaları ile Anadolu tıbbını uluslararası düzeyde görünür
kılmayı hedefliyoruz. Bu çalışmalarımızı yalnızca ulusal ölçekte değil, küresel
düzeyde de geliştirmek için DSÖ başta olmak üzere farklı ülkelerin
enstitüleriyle iş birliklerimizi artırıyoruz. DSÖ ile yürüttüğümüz görüşmeler
sonucunda, GETAT alanında bir DSÖ İşbirliği Merkezinin Türkiye'de açılması için
resmi süreci başlattık. Bu adım, ülkemizin geleneksel ve tamamlayıcı tıp
alanındaki uluslararası rolünü daha da güçlendirecek, Türkiye'yi bu alanda bir
bölgesel merkez haline getirecektir."
Memişoğlu,
kongrenin sadece bilimsel bir bilgi paylaşım zemini olmadığını belirterek, aynı
zamanda uluslararası işbirliklerinin, ortak araştırmaların ve karşılıklı
deneyimlerin filizleneceği bir buluşma noktası olduğunu kaydetti.
Dünyanın
farklı ülkelerinden sağlık alanında söz sahibi değerli bakanların ve bilim
insanlarının bulunmasının kongreyi yalnızca Türkiye için değil, insanlığın
ortak geleceği için de anlamlı bir platforma dönüştürdüğünü dile getiren
Memişoğlu, kongrede paylaşılan vizyonun bir sağlık politikasından çok daha
fazlası olduğunun altını çizdi.
Memişoğlu,
"Bu vizyon Sağlıklı Türkiye Yüzyılı hedefimizin ve koruyan, geliştiren,
üreten sağlık modelimizin insanlığın ortak geleceğine sunduğu güçlü bir
katkıdır. Çünkü geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın gerçek gücü, milletin
yüzyıllar boyunca geliştirdiği bilgi ve tecrübeyi, modern bilimin ışığında
insanlığın hizmetine sunabilmesinde yatmaktadır." değerlendirmesinde
bulundu.
"Şifa
yalnızca ilaçla değil, kalpten kalbe kurulan köprülerle de taşınır"
Memişoğlu,
kongrede insanlığa şifa sunan yolları konuşurken, Gazze'de yaşanan büyük insani
trajediyi de göz ardı edemeyeceklerini dile getirdi.
En
temel hak olan yaşam hakkının ihlal edildiği, hastanelerin ve sağlık çalışanlarının
hedef alındığı, ilaç ve tedaviye erişimin engellendiği bu tablonun yalnızca
bölgenin değil, insanlığın ortak vicdanını derinden yaraladığını vurgulayan
Memişoğlu, şunları kaydetti:
"Bakın,
bu elimde tuttuğum küçük kağıttan gemi belki kırılgan, belki zayıf görünüyor
ama aslında içinde bir çocuğun yaşama hakkını, bir annenin duasını, bir
insanlığın vicdanını taşıyor. Bu gemi, sadece Gazze'ye değil, hepimizin
yüreğine sesleniyor. Çocuklar ölmesin, sağlık hakkı engellenmesin, insanlık
onuruyla yaşasın. Biz inanıyoruz ki şifa yalnızca ilaçla değil, kalpten kalbe
kurulan köprülerle de taşınır. Bu küçük gemi, Gazze'ye uzanan merhametin,
dayanışmanın ve insanlık onurunun sembolüdür. Diliyorum ki bu gemi, Gazze'nin
karanlık sularına ışık taşısın, yaralı kalplere umut, çocuklara yarın
olsun."
Programa
ayrıca, DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus da video mesaj
gönderdi.
Programda,
Sağlıklı Türkiye Yüzyılı'nda bütüncül tıp yaklaşımıyla sağlık hizmet sunumuna
katkı yapan hastane yöneticileri ve hastanelerinin geleneksel ve tamamlayıcı
tıp birimi hekimlerine teşekkür belgesi verildi.
Aile
fotoğrafının çekinilmesinin ardından Bakan Memişoğlu ve beraberindekiler
kongredeki stant ve sergi alanını gezdi.
Programa
Azerbaycan, Bulgaristan, Moğolistan, Suriye ve Gürcistan'dan sağlık bakanlığı
yetkilileri, Japonya'nın Ankara Büyükelçisi Katsumata Takahiko, Sağlık Bakanı
yardımcıları, milletvekilleri ile İstanbul İl Sağlık Müdürü Abdullah Emre Güner
ve çok sayıda kişi katıldı.
31
ülkeden yaklaşık 1700 katılımcının yer aldığı kongre, 3 gün sürdü.
Kaynak: AA